Lviv Haftasonu Gezisi

Eşimle haftasonumuzu ayırarak vizesiz yapabileceğimiz bir yurt dışı gezisi planlamaktaydık. Hem bütçemizi zorlamasın hem ulaşımı kolay olsun diye uçak biletlerine bakmaya başlamıştık. Sonra Lviv’e gitmeye karar verdik.

3 ay öncesinden çok uygun fiyata Kasım ayının ilk hafta sonu için Pegasus’tan biletlerimizi aldık. Cuma öğleden sonra gidiş. Pazar akşamı dönüş. Pasaportlarımızı da hazırladıktan sonra Booking.com dan otel rezervasyonumuzu yaptık ve sabırsızlanarak beklemeye başladık. Gerçekten umduğumuzdan çok fazlasını bulduk. Lviv çok güzel ve çok tarihi bir şehir. Unesco koruma listesinde. İnsanları çok güzeller. İnsan tekrar buralara gelmek istiyor. Belki gitmeyi planlayanlar, Lviv hakkında bilgi arayanlar için faydası dokunur diye bu gezimizin notlarını paylaşmak istedim.

Lviv’e Ulaşım

Pegasus’tan kişi başı 100TL ye erken bilet alabilmek mümkün. Bu durumda 2 kişi gidiş geliş 400TL bir uçak masrafınızı oluyor. Sabiha Gökçen Havalimanından kalkan uçağımız Lviv Havaalanına iniş yapıyor. yolculuk yaklaşık 1 saat 45 dakika sürüyor. Pasaport kontrolde Türklere vize uygulaması olmasa da suratsız ukraynalı teyzeler sizi polis çağırtıp sorguya çektirebiliyorlar. Biz vardığımızda pasaport sırasında Türkler beklesin Ukraynalıları önce alacağız demişlerdi. Rusça bilen bir abi duyar duymaz işimiz var kesin bizi sorguya alacaklar dedi. Biz çift olduğumuzdan girişte alırlar demiştik ancak teyze polis polis diye seslenince kendimizi odada bulduk. Neyse, haftasonu için turistik geldiğimizi kalacağımız yeri ve uçak biletlerimizi belirttik. Hakkımızda bir kaç soru soran güler yüzlü polis memuru, pasaport ve kimlik fotokopimizi aldıktan sonra hoşgeldiniz diyerek bizi kontrolden geçirdi.

Ukrayna’nın Para birimi Grivna (UAH). Herhangi bir banka kartınız varsa, havaalanında ATM ile çok düşük bir komisyonla hesabınızdan paranızı Grivna olarak çekebiliyorsunuz. Döviz bürosu aramanıza hiç gerek yok.

Lviv havalimanı şehre 6 kilometre uzaklıkta, taksiler merkeze götürmek için yaklaşık 10 TL (50UAH) para alıyorlar. Daha yüksek fiyat istenebilir pazarlık yapın. Daha önceden burayı gezen arkadaşlardan edindiğimiz bilgiler doğrultusunda taksi kullanmadık. Hava alanı dışına doğru ana yola 10dk yürüdükten sonra buradan geçen 9 numaralı trolleybüsler ile merkeze kişi başı 40krş (2 UAH) ile varmak mümkün. Üniversiteyi geçtikten sonraki durakta inebilirsiiz. Buradan sonra meydana yürüyerek varabilirsiniz. yaklaşık 15 dk. yürürüş sonucu şehir merkezindeki Rynok Square’e vardık burada Tourist Infodan ücretsiz şehir haritamızı aldıktan sonra otelimiz Swiss Otel’e doğru şehir içinden dolana dolana yürüdük.

Lviv’de Konaklama

 Swiss Otel’in yeri merkeze çok yakın. Yürüyerek yaklaşık 15 dakika kadar sürüyor. Otel camlarında çiçekler olan tarihi bir bina. Otel personeli gayet güler yüzlü ve yardımcılar. Ama Türkiye’deki Swiss otel gibi düşünmeyin. Çok butik bir otel burası. İki kişi İki gece konaklama için 280TL(1.882 UAH) ödedik. Çok daha ucuz oteller bulmak mümkün. İsminden ötürü olsa gerek çok fazla Türk Turist otelde konaklıyor. Otelin içerisi de dışarısı gibi tarihi dekore edilmiş. Çocuklar için oyun odası mevcut. Otel ön ve arka cadde olarak iki cepheli. Arkadan da bir çıkışı mevcut. Bize verilen oda ilginç olarak camı otelin restoranına doğru içeriye bakıyordu. Odayı daha büyük olduğundan verdiklerini istersek değiştirebileceklerini söylediler. ancak otelde uyumak dışında pek kalmayacağımız için önemsemedik.

Lviv’de Cuma Akşamı

Otele yerleştikten sonra akşam yemeği için dışarı çıkıyoruz. Rynok Square’ın orada tamda piyanonun bulunduğu köşede camında ustaların pizza hamurlarını havada çevirdikleri bir pizzacı dikkatimizi çekmişti hemen oraya yöneliyoruz. yaklaşık 20 TLye karnımzı doyurduktan sonra Lviv sokaklarını turlamaya başlıyoruz. Kafe ve restoranlar öyle ucuz ki hepsine girmek geliyor içimizden. Rynok Square in bir arka sokağında girişinde reçel kavanozları gördüğümüz küçük bir mekan ilgimizi çekiyor içeri giriyoruz. Eşim bitki çayı içerken ben buranın meşhur içeceği Kvas söylüyorum. Euro 2012 bardağıyla servis edilen Kvas gerçekten çok güzel. Alkolsüz bir içecek bizdeki malt içeceklerine benziyor lezzeti. İçeceklerimizi içerken Lviv’i aldığımız harita üzerinden nasıl gezmemiz gerektiğini konuşuyoruz. Daha sonra mekandan çıkıp gece şehri sokak sokak gezmeye koyuluyoruz. Halloween zamanı olduğundan etrafta oyulmuş balkabakları ve birbirinden ilgi çekici kafeler ve barlar mevcut. Bir ara arkamızdan bir kız koşup gelip bize birşeyler anlatmaya çalışıyor. İngilizcesi az olduğundan pek anlayamıyoruz daha sonra elimizden tutup bizi biraz geldiğimiz tarafa doğru götürüp paramızı düşürdüğümüzü söylüyor. Tuğçe cebinden 40 UAH düşürmüş. bu güzel kızımız da bize bunu anlatıyor. Teşekkür ediyoruz. Gerçekten Ukrayna’nın kızları çok güzel hem fiziki hem de ahlaki olarak. Rynok Square’den geçerken üniversiteli gençlerin toplaşıp gitarlar çalarak şarkılar söylediklerini görüp aralarına katılıyoruz. Ukraina diye söyedikleri bir şarkıya biz de eşlik ediyoruz. Bol bol fotoğraf çekiniyoruz. Daha sonra arkadaş tavsiyesi üzerine MusicLab a giriyoruz. tavanda müzik aletleri asılı olan her noktası müzikle ilgili bir obje içeren bir mekan. Burada da birşeyler içtikten sonra biraz daha gezinerek otelimizin yolunu tutuyoruz.

Lviv’de Cumartesi

Bugün şehrin tüm tarihi noktalarını gezmeyi planladığımız en yorucu günümüz. Otelde kahvaltımızı yapıp sırt çantamızı alarak elimizde Lviv şehir haritası yola çıkıyoruz. Sabah herkes çiçekçilerden çiçek alarak meydandaki döner kavşağın oraya bırakıyor. Kadınların neredeyse tamamının ellerinde çiçekler görmek mümkün. Bize bu hayli ilginç geliyor. Şehir merkezinden gördüğümüz tarihi mekanları gezerek Lviv kalesi denen tepeye doğru yola koyuluyoruz. tepeye varmak üzere ellerinde kartal olan gençler bunları kollarıma koyup fotoğrafımı çekiyorlar. İstemsiz olan bu durum sonucu her fotoğraf için 20 UAH toplamda 200 UAH istiyorlar. Ben de isyan edip en fazla 20 veririm diyorum. Neyse anlaşıp yolumuza devam ediyoruz. Tepeye varıp burdan şehir manzarasına bakarak Ukrayna bayrağı altında fotoğraflar çekiyoruz. Geldiğimiz taraftan değil de diğer taraftan şehri gezmek için tepeden aşağıya iniyoruz. Bu yöndeki kiliselerin hepsini gezdikten sonra merkeze doğru geri dönüyoruz. yol üzerinde kitap ve antika pazarlarını geziyoruz. Bir kaç kafeye oturuyoruz. Daha sonra Armory müzesine giriyoruz. Burada teyzeler oturmuş fotoğraf çekimine izin vermiyorlar çünkü fotoğraf ekstra ücrete tabi. biz de müzeyi geziyor ve gizli bir kaç poz çekip çıkıyoruz. Çıkışta Rynok Square’de meşhur ve gizli bir bar olan Kryivka ya giriyoruz. Girişte kapıyı çalıp beklemek gerekiyor. Ukraynalı bir amca kapıyı açıp parola soruyor. Slaven Ukaine diyerek içeri giriyoruz. Ukrayna çok yaşa gibi birşey demek bu sanıyorum 🙂 içeride patatesli mantı yiyerek birşeyler içiyoruz. Savaş zamanı sığınak ve direniş üssü olarak kullanılan bu mekanda savaş zamanı bir tema mevcut. içerideki göbekli amca arada silahını patlatıp bizi sesten korkutuyor. Yemeğimizi yedikten sonra mekanın arkasındaki müzeyi geziyoruz ve dışarı çıkarak şehir merkezindeki tarihi mekanları gezinerek turumuza devam ediyoruz. Yolda Ukraynalı bir kız mandolin çalarak güzel sesiyle yerel bir şarkıyı söylüyor. Biraz izledikten sonra önündeki kutuya biraz para bırakıyoruz. yanına babası veya abisi olan adam gelip bize teşekkür edip konuşmaya başlıyor. Karpatlar tarafında oturuyorlarmış sanırım. Adam ben heykeltraşım diyip Tuğçe’ye iltifatlar etti. Biz de teşekkür ettik. Konuştuklarından İngilizce arada çok az bir kaç kelime yakalayabildiğimizden çok ta neler anlattığını anlayamadık aslında. buradan sonra merkezdeki dinler ile ilgili müzeyi gezdik. Burada da aynı şekilde teyzeler var ve fotoğraf çekmek ekstra ücret. Daha sonra çikolata yapım atölyesine uğrayıp buradan hediyelik çikolata alıyoruz. Fiyatları Ukrayna’ya göre yüksek ancak Türkiye’ye göre normal kalıyor. hava kararıyor ve biz de akşam yemeği için MusicLab’a giriyoruz burada eşim sebzeli dürüm söylüyor. Lezzetine bayılmış hala anlatır. Çok geç olmadan buradan ayrılıp tekrardan bir gece şehir turu atarak yorgunluğun etkisiyle otelimize geri dönüyoruz.

Lviv’de Pazar dönüş günü

Bu günde erken kalkıp otelde kahvaltımızı yapıyoruz. Sonra şehrin gezmediğimiz güney kısmını gezmeye koyuluyoruz. Yol üzerinde yeni evlenen bir çift ve nedimelerini görüyoruz. Gelin mutluluktan evde kalmaktan kurtulmuş bir kız edasıyla çılgınlar gibi dans ediyor. Otelin arka caddesinde yol üzerinde Gloria Jeans Kafeye oturuyoruz. Buranın menüsü Türklere özel oluşturulmuş gibi. Türkiye’den birkaç lezzet mevcut. Uçağımız öğleden sonra hareket edeceği için saat 1 gibi havaalanına doğru yola çıkmamız gerekiyordu. Otele dönüp eşyalarımızı alıp check-out yapıyoruz.çantalarımızla Troleybüsten indiğimiz durağa yürüyüp buradan 9 numarayı beklemeye koyulduk. yaklaşık 10 dk. sonra troleybüs geldi ve bindik. Yol üzerinde merkeze uzak büyük bir katedral gördük ve camdan fotoğrafını çektik. Arkada oturan bir ukraynalı abi gelip bize ukraynaca birşeyler
anlatmaya başladı elimizdeki haritamızdan bişeyleri anlattı durdu. Birşey anlayamadık tabi ama tahminimizce katedralde inip gezebileceğimizi söyledi sonra haritadan şurdan havalanına ulaşabilirsiniz falan demiş olsa gerek. baya uzun anlattığına göre katedral hakkında bilgi falanda vermiş olabilir. Neyse havaalanına vardıktan sonra checkin işlemimizi tamamlayıp uçağımız bekleyeceğimiz kısıma geçtik. Free shoptan hediyelik birşeyler bakındık daha sonra da uçağımız geldi ve memleketimize döndük.